İletişimde Fark Edilmeyen Düşman: Tahmin Etmek
Çevremizle ve kendimizle sürekli iletişim halindeyiz.
Hayatımızın kalitesi ve mutluluğu da iletişimi ne kadar iyi kurduğumuz ile doğrudan ilgili.
İletişimde sorunlar tabi ki olacaktır. Bunların bazılarını engelleyemeyebiliriz. Ama bazılarını engelleyebilir ve hatta olumluya bile çevirebiliriz.
Tahminlerin sebep olduğu çatışmalardan bahsetmek istiyorum. Yanlış tahminlerde bulunmak ve ona göre hareket etmek, iletişim sorunlarına neden olan etkenlerden bir tanesidir.
Yani gerçekle iletişime geçmek yerine, bir nevi falcılık yaparak hissiyat’a dayanan öngörü ve tahminlerde bulunabiliyoruz.
Bu noktada tahminlerimizin veya hislerimizin yanlış olacağını söylemiyorum. Tahmin etmeyelim, hislerimize güvenmeyelim de demiyorum.
Sadece şunu söylemek istiyorum. Bazen yaptığımız tahminler ile var olan gerçeklik arasındaki uzaklık o kadar çok oluyor ki, farkında olmadan hayali bir dünya yaratıp sanki o gerçekmiş gibi yaşamaya kalkıyoruz.
Ve o hayal dünyasına göre sergilediğimiz davranışlar, var olan gerçeklikle uyum sağlamayınca kendimizle veya çevremizdeki kişilerle bazı sorunlar yaşıyoruz.
Diyelim ki; bir kişi bizi rahatsız edecek bir davranışta bulundu ve nedenini bilmediğimiz için bu davranışına bir türlü anlam veremiyoruz.
Genellikle söz konusu olan kişiye bu davranışının nedenini sormak yerine, tahminlerimiz aracılığıyla bazı yargılara vararak ona göre davranmaya başlarız. Karşımızdaki kişinin kendi iç dünyamızda yaşadığımız bu hengameden haberi bile yoktur aslında. Oysa biz;
“Demek öyle!, Ne sanıyorsa kendini!, Gösteririm ben O’na! …” gibi sözlerle kendi kendimizi dolduruşa getirerek intikama hazırlanırız.
Zamanı geldiğinde intikamımızı alır ve bundan gurur duyarız. Bu ince hesaplardan haberi bile olmayan karşımızdaki kişi ise şaşkınlık içinde;
” A, a durup dururken niye böyle bir davranışta bulundu ki? ” diyebilir ve aynı bizim gibi davranışlarımıza bir anlam veremeyebilir.
Ve belki o da “Görürsün Sen!” diyerek kendi intikam zamanına hazırlanır =)
Böylece intikam alma ve bedel ödetme seferberliği karşılıklı olarak başlamıştır. =)
Acaba en son gülen kim olacak? =)
Bu gibi durumlarda aslında yapılması gereken şey; olayın en başında kendimizi dolduruşa getirmeden, büyük sözler, büyük yeminler etmeden önce; açıkça iletişime geçerek yaşadığımız şeyi ( gördüğümüz davranışları, duyduğumuz sözleri ) karşımızda kişiye iletip, bu konu hakkındaki fikrini almak, söyleyeceklerini dinlemek olmalıdır.
Bu konuşmayı yapmak, muazzam bir fayda sağlayabiliyor. Çünkü ne yazık ki tahminlerimiz her zaman tutmuyor.
Bu gibi durumlarda tahminde bulunmak yerine iletişime geçtiğimizde aşağıdakiler olabilir:
- Karşınızdaki kişi olayın sebebini açıklar. Olay sizin düşündüğünüz gibi değildir. Bu sayede yanlış anladığınızı ve aslında olayın bambaşka bir sebebi olduğunu görmüş olursunuz. Bu da sizi rahatlatır. Böylece o kişiyle olası bir çatışmayı önlemiş ve ilişkiniz adına olumlu bir adım atmış olursunuz.
- Eğer karşınızdaki kişinin davranışında bir kasıt varsa; bunun fark edilmesinden dolayı panikler ve “Saçmalama! Ne alakası var? “ gibi sözlerle bu durumu reddeder. Çünkü; kişi yaptığı davranış karşısında, sizin bu konuda sessiz kalacağınızı düşünmüş veya öyle ümit etmiştir. Buna rağmen; sizin duygu ve düşüncelerinizi açık yüreklilikle ortaya koymanız, onun gözünde; sizin kendinize değer veren, cesur biri olduğunuzu gösterir. Böylece; sizin söylediklerinizi kabul etmese bile gizliden gizliye mesajı alır ve aynı davranışı bir daha tekrarlamamak konusunda daha dikkatli olmaya çalışır.
- Kişi, sizin önceden yapmış olduğunuz bir şey nedeniyle o davranışta bulunduğunu söyler. Böylece siz de farkında olmadan birini incittiğinizi veya yanlış yaptığınızı öğrenir, özür dilemek ve varsa yanlış anlaşılmayı düzeltmek için bir fırsat yakalamış olursunuz. Bir hatayı kabullenmek ve düzeltmek için yaptığınız davranış, hem kendi kişisel gelişiminize katkı sağlar, hem size saygınlık kazandırır hem de o kişinin gözündeki değerinizi arttırır. Bu da o kişiyle kurduğunuz ilişkinin daha sağlam temellere oturmasına yardımcı olur.
- Kişi, o an çok sinirli olduğunu ve bu öfkesinin esas sebebinin sizinle bir ilgisi olmadığını söyler. Fakat öfkesini istemeden de olsa size yansıttığını farkettiği için; bu konuda hatalı ve üzgün olduğunu dile getirir. Siz de bu durumu sağduyulu ve anlayışla karşıladığınız takdirde gereksiz yere uzayabilecek gerginliklerin önüne geçmiş olursunuz.
Özetlersek tahminlerle hareket etmek yerine doğrudan iletişime geçmek size şu faydaları sağlayacaktır:
- Pasif olmadığınızı, kurban olmadığınızı aksine iletişime geçmeye hakkınız olduğunu, değerli olduğunuzu, çevrenizde olup bitenlere yanıt verebilen, fikrini söyleyebilen özgür bir birey olduğunuzu hem kendinize hem de çevrenizdekilere hatırlatmış ve göstermiş olursunuz. Kendini özgürce ifade edebilmek, insanoğlunun temel psikolojik ihtiyaçlarındandır. Bu, hayata karşı ” Ben de varım, burdayım, benim de bir fikrim var. ” demek gibidir. Böylece; hayattaki duruşunuz sağlamlaşır ve kendinize olan saygınız artar.
- Karşınızdaki insana kendisiyle iletişim kurmaya değer biri olduğunu göstermiş olursunuz. Böylece; karşınızdaki kişi kendini önemli ve değerli hisseder, bu da insanoğlunun temel psikolojik ihtiyaçlarından bir diğeridir.
- Kurgu ve kuruntularınıza odaklanarak zihninizi bunlarla meşgul etmemiş, enerjinizi ve vaktinizi boşa harcamamış olursunuz. Böylece; enerjinizi ve vaktinizi gerçekten var olan problemlerinize harcar, daha anlamlı bir hayatın kapılarını aralamış olursunuz.
Sonuç olarak; fark etmediğimiz bu düşmanı etkisiz hale getirmenin tek bir yolu vardır, cesurca ve açıkça iletişime geçmek!