Anı yaşamak ve anda kalabilmek için 5 püf nokta
Önceki yazımda anda olmanın öneminden ve hayatımıza kattığı faydalardan bahsetmiştim. Bu yazıda ise anda neden kalamadığımızı incelemeye ve anda kalabilmek için neler yapabileceğimize dair öneriler paylaşmaya çalışacağım.
Ama öncelikle önemli birkaç noktadan bahsetmek istiyorum ki zihin ve beden sistemimizi daha iyi anlayalım.
Elimizi ateşe yaklaştırdığımızda ne olur biliyoruz, acı hissederiz. Acının verdiği hissi sevmeyiz, vücudumuzun bu mesajı hoşumuza gitmeyen bir duygu yoluyla iletmesinin sebebi bunu tekrar yapmamızı istememesindendir.
Bu vücudumuzun bizi fiziki tehditlere karsı korumak için uyguladığı yöntemdir.
Peki fiziki olmayan psikolojik tehditlere karşı vücudumuz bizi nasıl korumaya çalışır?
Tam anlamıyla aynı şekilde. Mesela biri bize hakaret etse veya ağır bir şekilde eleştirse de kendimizi kötü hissederiz, bu hissin hoşumuza gitmeyen bir his olmasının sebebi yine aynı, zihin-bedenimiz bir şekilde bunu tekrar yaşamak istememektedir.
Belki öz değeri sarsılmıştır, belki beklentileri karşılanmamıştır, belki değersiz veya başarısız olduğu ithamına uğramıştır. Ama bunlar başınıza geldi diye zihniniz sizi acıyla cezalandırmıyor, hissettiği acıyı paylaşıyor, ilgilenin, bir şeyler yapın diye.
Bu bir nevi yardım çağrısı, kısasa kısas tavrı değil!
Zihnimizin bizi psikolojik tehditlere karşı korumak için aldığı önlemler kimi zaman anı ıskalamamıza neden oluyor. Yazı içerisindeki çözüm önerileri anı tekrar yakalamamıza yardımcı olma amacındadır.
Zihin ve bedenimize ait bu temel sistem davranışını gördükten sonra asıl konumuza artık girebiliriz.
Yazım başka bir site’de yayına geçtiği için, devamını okumak için hemen alttaki Indigo Dergisi linkine tıklayabilirsiniz.